Dündar Kılıç, yeraltı dünyasında nam yapmış son 40 yılın en büyük kabadayısıydı. Kimilerine göre mafya babası, kimilerine göre babaların babası, kimilerine göre mazlumların babası, kimilerine göre de ağabey, idi. Hatta bazıları onu Kurtlar Vadisi'nin Laz Ziya'sı olarak gösterdi. İddiaya göre, dizideki Nesrin, kızı Uğur Kılıç'ı; Çakır ise damadı Alaattin Çakıcı'yı canlandırıyordu.Bu varsayım ne kadar yerinde bilinmez..Ama o, kabadayılık tarihinin son temsilcisiydi. Kabadayı olarak doğdu, öyle yaşadı ve öyle öldü..Altmış dört yıllık ömrünün 21 yılını hapishanelerde geçirdi.Ona göre mafya bir teşkilat olayıydı ve bütün dünya ülkelerinde, bilhassa demokratik ülkelerde vardı. Tabii ki Türkiye'de de..Katıldığı bir televizyon programında Mafyanın mecliste milletvekili olur, bakanı olur, polis müdürleri olur, her kesimi, hatta fahişeleri bile olur. Ama kabadıylar hakın bağrından kopmuştur ve halkın bir yakıştırmasıdır diyordu..
Dündar Kılıç ın aile kökenlerinden başlayarak son nefesine kadar hayatının kesitlerini anltan bir kitap, fakat nedense özellikle bir türklük vurgusuna yer vermiş yazar, fakat bildiğimiz üzere dündar kuluç insanları kesinlikle dil,din,ırk olarak ayırd etmeyen yurdum insanlarından, Fakat bu kitapla beraber aldığım abi isimli yapıttan sonra kabak tadı verdi onun nedeni de resmen abi kitabı okunup özeti çıkarılmış olması öyle bi hava esiyor,zaten dipnotlara bakarsakta abi ve bay pipodan sürekli notlar düşülmüş, kısacası abi den sonra kabak tadı verdi…
kitabı ilk okumaya başladığımda oldukça sıkıcı geldi. aynı sıkıcılık kitabın sonuna kadar da sürdü. neden diyecekseniz?… birincisi, ilk başlarda belki kitanın başlığı ile ilgilisi olmayan bir sürü detaylar…. kitabı eline alan dündar kılıç’ın anne babasını ve yaşadığı sosyo-ekonomik yapıyı ( belki ) merak edebilir ama kökenini asla…. ta öyle iki yüz-üç yüz yıl geriye gidecek kadar değil…. nihayet tanıtılan altı-üstü bir kabadayı… çünkü kitapta bahsi geçen diğer kabadayılarda tanıtılsa – herhalde- meydan larousse gibi bir eser çıkardı… ikincisi, dündar kılıç’ı kadadayı yapan yada bu alemde söz sahibi yapan eylemlerinden hemen hemen hiç ses yok!… adamın birini sanki biraz da elinde olmadan telef ediyor da …eee sonra, alemin kralı oluyor!… hadi acnım!… geçelim bunları… üçüncüsü belki de okuyucunun asıl merak ettiği aleattin çakıcı- dündar kılıç ilişkisi oldukça sıradan, basit ve yüzeysel işlenmiş…. sanki birilerinin yaşamasından hala rahatsızlık yada endişe varmış gibi… yine siayasilerle ilgili bağlar, bağlantılar oldukça az ve üstü kapalı… ( sade suya tirit cinsinden ) dördüncü ve son olarak yazarın v de akrabasının ona saygı duyduğu kesin… iyi de bu iş daha eli ayağı düzgün bir polisiye-roman yazarına havale edilip yazdırılabilirdi…. o zaman ortaya okumaya ve ilgiye değer bir eser çıkardı…
Bu eserde, Dündar Kılıç’ın Kürt Cemali’den Alaattin Çakıcı’ya, Engin Civan’dan Selim Edes’e, Semra Özal’dan Ahmet Özal’a, Mehmet Eymür’den Korkut Eken’e, Alparslan Türkeş’ten Yılmaz Güney’e kadar son dönemde iş, medya, sanat ve siyaset hayatına damgasını vurmuş önemli kişilerle bağlantılarına ve gizli kalmış olaylara şahit olacaksınız.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Dündar kılıç ve yeraltı dünyasındaki makinaları konu alan bir kitap
Dündar Kılıç ın aile kökenlerinden başlayarak son nefesine kadar hayatının kesitlerini anltan bir kitap, fakat nedense özellikle bir türklük vurgusuna yer vermiş yazar, fakat bildiğimiz üzere dündar kuluç insanları kesinlikle dil,din,ırk olarak ayırd etmeyen yurdum insanlarından, Fakat bu kitapla beraber aldığım abi isimli yapıttan sonra kabak tadı verdi onun nedeni de resmen abi kitabı okunup özeti çıkarılmış olması öyle bi hava esiyor,zaten dipnotlara bakarsakta abi ve bay pipodan sürekli notlar düşülmüş, kısacası abi den sonra kabak tadı verdi…
kitabı ilk okumaya başladığımda oldukça sıkıcı geldi. aynı sıkıcılık kitabın sonuna kadar da sürdü. neden diyecekseniz?… birincisi, ilk başlarda belki kitanın başlığı ile ilgilisi olmayan bir sürü detaylar…. kitabı eline alan dündar kılıç’ın anne babasını ve yaşadığı sosyo-ekonomik yapıyı ( belki ) merak edebilir ama kökenini asla…. ta öyle iki yüz-üç yüz yıl geriye gidecek kadar değil…. nihayet tanıtılan altı-üstü bir kabadayı… çünkü kitapta bahsi geçen diğer kabadayılarda tanıtılsa – herhalde- meydan larousse gibi bir eser çıkardı… ikincisi, dündar kılıç’ı kadadayı yapan yada bu alemde söz sahibi yapan eylemlerinden hemen hemen hiç ses yok!… adamın birini sanki biraz da elinde olmadan telef ediyor da …eee sonra, alemin kralı oluyor!… hadi acnım!… geçelim bunları… üçüncüsü belki de okuyucunun asıl merak ettiği aleattin çakıcı- dündar kılıç ilişkisi oldukça sıradan, basit ve yüzeysel işlenmiş…. sanki birilerinin yaşamasından hala rahatsızlık yada endişe varmış gibi… yine siayasilerle ilgili bağlar, bağlantılar oldukça az ve üstü kapalı… ( sade suya tirit cinsinden ) dördüncü ve son olarak yazarın v de akrabasının ona saygı duyduğu kesin… iyi de bu iş daha eli ayağı düzgün bir polisiye-roman yazarına havale edilip yazdırılabilirdi…. o zaman ortaya okumaya ve ilgiye değer bir eser çıkardı…
Bu eserde, Dündar Kılıç’ın Kürt Cemali’den Alaattin Çakıcı’ya, Engin Civan’dan Selim Edes’e, Semra Özal’dan Ahmet Özal’a, Mehmet Eymür’den Korkut Eken’e, Alparslan Türkeş’ten Yılmaz Güney’e kadar son dönemde iş, medya, sanat ve siyaset hayatına damgasını vurmuş önemli kişilerle bağlantılarına ve gizli kalmış olaylara şahit olacaksınız.